Karar Tarihi: 22/01/1998
Karar No: 4
Teravih ramazan ayına mahsus bir gece namazıdır. Yatsı namazından sonra
kılınır. Kadın erkek her müslüman için sünnet-i müekkede bir namazdır.
Kılınmadığı takdirde kazası gerekmez. tek başına kılınabildiği gibi cemaatla
kılınması kifai sünnettir. peygamberimiz cemaatla namaz kılmaya olan iştiyakına
rağmen farz namazları dışında sadece teravih namazını cemaatla kılmışlardır.
(1)
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bu namazın kılınmasını ümmetine tavsiye ve
teşvik etmişlerdir: "Kim inanarak ve sevabını umarak Ramazan namazını
kılarsa geçmiş günahlarından bir kısmı bağışlanır." (2) buyurmuşlardır.
Buhari teravihin önemine binaen bu hadisi "nafile olan Ramazan Namazını
kılmak imandandır" başlığı ile açtığı bir babda zikretmiştir.(3)
Toplumumuzda her kesimin ilgisini çeken bu çok sevimli ve ruhlara ferahlık
veren neşeli ibadetimiz ülkemizde büyük bir huşu ve huzur içerisinde yerine
getirilmekte toplumumuzda birlik beraberliği ve uzlaşıyı da beraberinde
getirmektedir.
Teravih namazını ilk olarak Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bir ramazan gecesi
ashabı ile birlikte kılmışlardır. Ertesi gün duyulunca cemaat artmış yine
teravih namazı beraber kılınmıştı. Üçüncü gece cemaat daha da çoğalmış yine
Rasullüllah hanesinden çıkıp teravih namazını ashabıyle kılmışlar ancak
dördüncü gece cemaat mescide sığmayacak derecede çoğalınca Peygamberimiz yalnız
yatsı namazını kıldırarak hanesine çekilmiş teravih namazı için çıkmamış ve
sabah namazına kadar bekleyen cemaata namazdan sonra "teravih için
beklediğinizi biliyordum fakat üzerinize farz olur da edasından aciz kalırsınız
diye korktum." (4) buyurmuştur. O günden sonra herkes teravih namazını
evinde veya mescidde kendi kendine kılmaya devam etmiştir. Hz.Ömer devlet
başkanlığı sırasında teravih namazı kılmadaki dağınıklığı görmüş bunu önlemek
için cemaati bir imam arkasında toplayıp tekrar cemaatla kılmanın daha hoş
olacağını arkadaşlarına söylemiş ve ashabın ileri gelen hafızlarından U'bey
İbn-i Kâ'bı imam tayin ederek teravih namazının cemaatla kılınmasını
başlatmıştır. Hz.Ömer halkın dini bir vecd ile namaz kıldıklarını görünce
"bu ne güzel bir adet oldu" diye sevincini belirtmiştir. Gerçi
teravih namazı zamanı saadette vardı. Birkaç gece de olsa bizzat Rasulüllah'ın
beraberinde cemaatla kılınmıştı. Dinde olmayan birşey dine sokulmamıştı. Bu
bakımdan Hz.Ömer'in "şu ne güzel bir bid'at oldu" sözündeki bid'at
ifadesi dinde olmayanı dine sokma anlamında değildir. Belki cemaatla
kılınmasının yeniden ihdas edilmiş olması anlamındadır. Bunun da bir sakıncası
yoktu. Çünkü Hz.Peygamber farz sayılacağı endişesiyle teravihin cemaatla
kılınmasını bırakmıştı. Onun irtihalinden sonra artık böyle bir endişe de
kalmamıştı. Teravihin tekrar cemaatla kılınması şariin maksadına aykırı
değildi.
Nitekim bilahire Hz.Ali (r.a.) da bu namazı teşvik etmiş ve "Ömer
mescidlerimizi teravihin feyziyle nurlandırdığı gibi Allah'da Ömer'in kabrini
öyle nurlandırsın" diye memnuniyetini belirtmiştir.
Hz.Ömer zamanındaki cemaatla kılınan teravihin kaç rek'at olduğu hakkında iki
rivayet vardır: Vekî'ın malik İbn Enes'den onun da yahya İbn Sa'd'dan
rivayetine göre Hz.Ömer görevli birisine cemaatına yirmi rek'at kıldırmasını
emretmişti.(5)
Hz.Aişe'den Hz.Peygamber'in ramazanda ve sair gecelerde, bir rivayette onbir,
diğer rivayette onüç rek'attan fazla namaz kılmadığı hakkındaki sahih rivayete
ilaveten Hz.Ömer'in de Muvatta'daki rivayete göre onbir rek'at kıldırması için
U'bey İbn Kâ'b'a emir verdiği hakkındaki rivayetleri karşısında Beyhakî'nin
Said İbn Yezid'den Hz.Ömer döneminde teravihi yirmi rek'at kıldıklarına dair
rivayetini İmam Nevevî te'lif etmiş ve Hz.Ömer'in onbir rek'at emri, döneminde
ilk kılınan teravih gecelerine aitti. Sonra teravih yirmi rek'at olarak
yerleşmişti. Şimdiye kadar devamedegelen de budur. "(6) demiştir.
Teravih namazının asrı saadette ve ondan sonraki dönemde rek'atlarının adedi
hususunda daha geniş malumat edinebilmek ve sağlıklı bir sonuca kavuşmak için
Allame Bedreddin Aynî'nin Umdetü'l-kârî isimli eserindeki malumata kısaca bir
göz atma ihtiyacını duymaktayız.
Bu İslâm aliminin verdiği bilgiye göre Resûuli Ekrem'in gece namazının gerek
kemiyet ve gerek keyfiyeti hakkındaki haberleri Hz.Aişe ile İbn-i Abbas'tan
başka daha birçok sahabiden gelmektedir. Bu husustaki rivayetlerin özeti
şunlardır:
Tirmizi `nin Medine'lilerin uyguladıklarını söylediği teravih namazı vitirle
birlikte kırkbir rek'attır.
İmam Mâlik'den meşhur olan otuzaltı rek'at teravih, üç de vitir'dir....
Tirmizi ekseri ilim ehline göre teravih yirmi rek'attır, zira Hz.Ömer, Hz.Ali
(r.a.) ve daha başka sahabilerden rivayet edilen de budur. Bizim Hanefi
ekolünün görüşleri ve sözleri de budur.......demiştir.
Saib İbn Yezid'den Ömer İbn-i Hattab'ın U'bey İbn-i Kâ'b ile temimi Dari'ye
ramazan imamlığı verirken yirmi bir rek'at kıldırmalarını söylediği yüzer âyet
okunarak kılınan bu namazdan cemaat dağılırken nerdeyse tan yeri ağaracağı
rivayet edilmiştir.
İbn-i Abdilberr demiştir ki Haris İbn-i Abdirrahman İbn-i Ebî Zübab'ın Saib
İbn-i Yezid'den rivayetine göre de teravih namazı Hz.Ömer zamanında yirmiüç
rek'attı. Bunun üçü vitir namazıydı.
Hz.Ali'den gelen bu husustaki rivayete gelince Vekî'in, Hasan İbn-i Salih
kanalıyla Ebu'l Hasna'dan, gelen rivayetine göre de Hz.Ali görevli bir adama
teravih namazını yirmi rek'at kıldırması için emir vermişti.....
A'meş, Abdullah İbn-i Mes'ud'un da ramazan ayında yirmi rek'at teravih üç de
vitir kıldığını söylemiştir.
Bedreddin Ayni Tabiinden bu görüşte olanların isimlerini de verdikten sonra
diyor ki İbn-i Abdilberr de demiştir ki cumhur-i Ulema'nın kavli de budur. Kufe
uleması, İmam-ı Şafii'yi ve birçok fukaha da bu görüştedirler. Sahabe'den bu
hususta bir ihtilaf da sözkonusu olmamıştır. U'bey İbn-i Kâ'b'dan sahih
nakledilen de budur.
Allame Aynî teravih namazının rek'atlarıyle ilgili başka rivayetlere de şöyle
temas etmektedir:
Ebu Mucliz'den gelen rivayete göre bu zat cemaata onaltı rek'at kıldırır her
gece kur'an'ın yedide birini okurdu.....
Teravihin onüç rek'at olduğunu Saib İbn-i Yezid söylemiştir ve demiştir ki: Biz
Hz.Ömer zamanında onüç rek'at kılardık. Ama yeminle söyliyeyim ki mescidden
ancak sahaba karşı çıkabilirdik. Her rak'atında elli-altmış âyet okunurdu.
İbn-i İshak diyor ki, bu hususta duyduklarımın en sağlamı ve uygunu budur.
Bedreddin Aynî bu onüç rek'at Hz.Ömer'in döneminde işleme koyduğu ilk gecelere
ait teravih namazıydı. Sonra bunu yirmi üç'e çevirmişti, diyor. (7)
Bu hususta İbn-i Ebî Şeybe'nin el-kitab-ül Musannefinde: Hz.Ömer yirmi rek'at
teravih kılınmasını emrettiği tasrih edilmiş, Abdülaziz bin Refîin U'bey bin
Kâ'b'ın ramazanda Medinede yirmi rek'at teravih, üç rek'at da vitir
kıldırdığını söylemiştir.(8)
Saib bin Yezid diyor ki biz Hz.Ömer zamanında yirmi rek'at teravih ve ayrıca
vitir kılardık. Nevevi Hûlâsada bunun isnadı sahihtir. diyor. Muvattadaki onbir
rek'at rivayeti başlangıca aitdi, sonradan yirmi üzerinde istikrar etmiştir,
tevarûs eden de budur...(9)
Mezhep İmamlarının görüşüne gelince:
İmam Malik'den otuz altı rivayetine karşılık öteki üç mezhep imamı da teravih
için yirmiden noksan bir sayıyı benimsememişlerdir. Bu hususta Tahavî Cessas'ın
telhîs ettiği "İhtilâf'ü Ulema" isimli eserinde bu hususda sadece şu
bilgiyi vermiştir.
Hanefiler ve İmam Şafiî vitirden başka yirmi kılınır. demişlerdir.
İmam Malik vitirle beraber otuz dokuz kılınır, otuz altısı teravih üçü vitirdir
demiş. Ve insanların kadimden uygulayageldikleri budur. diye de ilave etmiştir.
Saib İbn-i Yezid Hz.Ömer zamanında biz ramazanda yirmi kılardık. Fakat yorulur
değneklere dayanma ihtiyacı duyardık demiştir.
Hasan İbn-i Hayy, Amr İbn-i Kays'dan, o da Ebul Hasna'dan rivayet etmiştir ki:
Hz.Ali (r.a.) bir kişiye ramazan da cemaata yirmi rek'at kıldırmasını
emretmiştir.(10)
İbn-i Rüşd bu hususta şu bilgiyi veriyor: Ramazanda kılınan namazın rek'atları
sayısında Alimler ihtilaf etmişlerdir. İmam-ı Malik iki görüşünün birinde, Ebu
Hanife, İmam Şafii ve İmam Ahmed ve Davud bu namazın vitir namazından başka
yirmi rek'at olduğunu söylemişlerdir. İmam Malik'den İbn-i Kasım'ın anlattığına
göre İmam Malik, teravihin otuz altı, vitir namazının da üç olduğunu ve bunu
güzel gördüğünü nakletmiştir.
Rek'atların adedindeki ihtilaf bu husustaki naklin ihtilafına bağlıdır. Şöyleki
Malik, Yezid İbn-i Ruman'dan Hz.Ömer zamanında insanlarımız yirmi üç rek'at
kılırlardı diyor.
İbn-i Ebi Şeybe Davud İbn-i kays'dan tahricine göre davud İbn-i kays demiştir
ki insanlarımız Ömer İbn-i Abdülaziz ve Eban İbn-i Osman zamanında Ramazanda
Medine'de üç rek'at vitir namazı olmak üzere otuz altı rek'at namaz kılarlardı.
İbn-ül Kasım'ın İmam Malik'den anlattığına göre ötedenberi uygulanagelen bu
idi. Yani ramazan namazı otuzaltı rek'attı.(11)
İLK TERAVİH
Peygamberimizin ashabına kıldırdığı ilk teravih namazından bahseden muteber
hadis kaynaklarının verdikleri hadislerde teravih namazının rek'atları ile
ilgili bir sayı yoktur. Bu sayı, Hz.Aişe'den rivayet edilen, Peygamberimizin
gece namazları hakkındaki varid olan soruya Hz.Aişe'nin verdiği cevapla tesbit
edilmeye çalışılmıştır. Hz.Aişe'den Rasulüllah'ın ramazandaki gece namazından
sorulduğunda Hz.Aişe "Rasulüllah (s.a.v.) ne ramazanda ne de ramazandan
başka gecelerde onbir rek'at üzerine ziyade etmiş değildir." (12)
karşılığını vermiştir. Başka bir rivayette bu sayı onüç rek'at olarak hadiste
yer almıştır. (13)
Ancak Hz.Aişe'nin Hz.Peygamberin gece namazları ile ilgili belirttiği bu
sayının kesin olarak teravihle ilgili olduğu şüphelidir. Zira Hadisin Sûret-i
Sevkinden de anlaşılıyor ki Rasulüllah'ın devamlı kıldığı bir gece namazı
vardı. Acaba ramazan münasebetiyle her ibadetinde olduğu gibi Peygamberimizin
bu namazında da bir değişme, bir artış olur muydu? şeklinde bir yaklaşımla
sorulmuş olabileceği variddir. Hz.Aişe'nin, Rasulüllah'ın gece namazını
övmesinden de anlaşılıyor ki soru sadece ramazandaki bu gece namazı hakkında
idi. Hz.Aişe soranın bir şüphesi kalmasın diye Rasulüllah'ın hem ramazandaki
hem de ramazandan başka gecelerdeki namazını kapsayacak şekilde cevap
vermiştir.(14) Hz.Aişe'nin bu cevabî cümlelerinde teravih namazını veya kıyam-ı
Ramazanı iş'ar eden bir tasrih ve tabir de yoktur. Ayrıca Hz.Aişe'ye bu soru ne
zaman sorulmuştur? sorunun sorulduğu günlerde teravih namazı biliniyor muydu?
Hz.Ebu Zerr-i ElGıfari diyor ki Rasulüllah'ın ilk olarak ashabıyla kıldığı
teravih namazı o yılın ramazanının yirmiüçüncü, yirmidördüncü, yirmibeşinci,
gecelerinde idi. Demek ki o güne kadar böyle bir namazı henüz kimse bilmiyordu.
Rasulüllah'ın gece namazları hakkında sorulan bir soruya Hz.Aişe'nin cevabı ilk
teravih namazından önce miydi, sonramıydı? Bu sorunun cevabını tam olarak
verebilmemiz için, Buhari'nin bu hadisi teravih hakkında açtığı babda
zikretmesinden başka elimizde natık bir delil yok gibidir.
Nasslardaki şumûllülük, konusunda kesin hüküm ifade edemiyeceğine bakılırsa
sadr-ı İslâmda teravih namazı sekiz rek'attı. diye kesip atmanın isabetli
olmayacağı anlaşılır.
Fakat şu bir gerçektir ki: Hz.Ömer döneminde başlayıp, Hz.Ali ve Hz.Osman
dönemlerinden beri İslâm aleminde teravihin yüzyıllarca yirmi rek'at olarak
kılanagelmesi onu, böylece bütün İslâm toplumunun üzerinde ittifak ettiği bir
üne ve özelliğe kavuşturmuştur ki Rasulüllah, ümmetinin yanlış bir iş üzerinde
toplanmıyacağını bildirmiştir.(15)
İmam Ebu Yusuf, üstadı Ebu Hanife'den, teravih namazının hükmünü ve Hz.Ömer
tarafından ne gibi bir delile istinad edilerek bu namazın yirmi rek'at olmak ve
cemaatle eda edilmek suretiyle ortaya konulduğu sormuştu. İmam A'zam, cevaben
demişti ki: Teravih namazı hiç şüphesiz bir sünnet-i müekkededir. Hz.Ömer bu
namazın cemaatla yirmi rek'at kılınması ne kendi ictihadıyle ne de sırf kendi
düşüncesinden çıkartmıştır. O, Asr-ı Saadette carî olmayan bir din meselesini
ihdas edip ortaya koyan bir bid'atçı değildir. Elbette Hz.Ömer bunu kendisine
malum olan dinin bir asıl kaynağına ve Rasullüllah'ın bir tavsiyesine
dayandırmıştır.(16)
Hakkı batıldan, sünneti bid'atdan ayırmak hususunda müstesna kudreti ve din
hususunda üstün deredeki dikkati, isabetli görüş ve ictihadı, müsellem olan
Hz.Ömeru'l-Faruk şer'i bir konuda kaynak olmaya değer bir kabiliyettir. Bu
bakımdan gerek Hanefi fukahası, gerek Şafii fukahasının büyükbir kısmı teravih
namazının yirmi rek'at olarak sünnet kılındığını söylemişlerdir.(17)
Görüldüğü üzere Hz.Ömer, Hz.Ali ve Hz.Osman dönemlerinden başlıyarak günümüze
kadar uygulandığı biçimiyle teravih namazı yirmi rek'attır. Bütün fıkıh
kaynaklarımızda da teravih yirmi rek'at olarak ele alınmış ve işlenmiştir. Şu
anda başta ülkemiz olmak üzere bütün İslâm ülkelerinin camilerinde cemaatla
teravih namazı yirmi rek'at olarak kılınmaktadır. Bu mübarek rahmet ayında
büyük bir zevk ve iştiyakla, kadını-erkeği, genci-yaşlısı, hatta çoluk-çocuğu
ile tam bir kaynaşma, sevgi, saygı, huzur ve sükun içerisinde dolup taşan
mabetlerimizde eda edilen bir ibadetimizin rek'at sayısını tartışma konusu
yaparak toplumumuzda dine karşı şüphe uyandırmak ve toplumumuzu sebepsiz yere
bir fikir kargaşasına sürüklemek iyi niyetli hiç kimseye bir şey kazandırmaz.
Aksine yokyere toplumumuzda tedirginlik, huzursuzluk ve sitresin artmasına
sebep olur ki, bu ibadetlerin ruhuna da aykırıdır.
--------------------------------------------------------------------------------
(1) İmam-ı Muhammed'in Ziyâdâtı
(2) Muvatta C.1, Sh.113; Buhari, C.1, Sh.251; Müslim C.1 Sh.523
(3) Buhari, İman 25,27 C.1, Sh.14
(4) Buhari 2/252; müslim 1/524
( 5).El-Kitabu'l Musannef Li İbn-ı Ebi Şeybe 2/163-164
( 6).İbn-ü'l-Hümam Fethu'l-Kadir C.1 Sh.334
(7) Aynî C.5, Sh.357 Neylü'l-Evtar C.3, Sh.61
( 8) El-Kitab-ül Masannef 2/163-164
(9) Feth-ûl Kadir (İbn-i Hümam) 1/336
(10) İhtilafü'l-Ulema, C.1, Sh.312 Madde:271
(11) İbn-i Rüşd, Ö.595 H. Bidayetü'l Müctehid ve Nihayetü'l Muttasıd.Darûl
Hılafeti'l-Aliyye 1333H.bkz.Neylü'l-Evtar metni münteka C.3, Sh.60, rakam.5
(12) Muvatta 1/120
(13) Muvatta, 1/121, Müslim, 1/508-510
(14)Bkz.Tecrid Tercemesi, C.4, S.119
(15) Tirmizi, 4/466 No:2167. Mekasıdü'l-Hasene rakam 1288, Pezdevî 3/439,
Keşfü'l-Hafa: rakam 1179. İbn-i Hanbel 6/396
(16) Bahr-ı Raik, İhtiyar 1/68
(17) Bkz.Tecrid tercemesi, 4/85-86