Tarih: 12/11/2004
Din İşleri Komisyonu Başkanlığınca, bütün Din İşleri
Yüksek Kurulu Uzmanlarının katılımıyla 16 Şubat 2000'de Kur'an-ı Kerim'in ayet
ve surelerinin tercemelerinin müzik aletleri eşliğinde okunması konusu
görüşülmüş ve aşağıdaki metin uygun görülmüştür.
Kur'an-ı Kerim, insanlara doğru yolu göstermek üzere Allah'ın gönderdiği kutsal
kitaplar zincirinin Hz. Muhammed (a.s.)'a indirilen son halkasıdır. Kur'an,
lafzı ve manası ile bir bütündür. Taşıdığı yüksek edebi üstünlükleri ile
Kur'an, Hz. Peygamber'in en büyük mucizesidir. İnsanlığa vaad ettiği mutluluk
ortamının gerçekleşmesi için, içerdiği yüce düsturların anlaşılması ve
uygulanması gerekir.
Unutulmamalıdır ki, Kur'an ne lafzı, ne de manası bakımından bir şiir özelliği
taşır. Zira asıl itibariyle şiir, duyguları harekete geçiren hayal unsuru
düşüncelere, simgelere, benzetmelere, duygusal yönelişlere dayanır. Şiir
bütünüyle insan unsurunun ürünüdür. İçeriğinin gerçek olup olmadığına bakılmaz.
Kur'an ise, bütünüyle ilahi vahiydir. Uzerinde beşer unsurunun hiçbir etkisi ve
katkısı yoktur.
Kur'an'ın kendine has üslübunun sağladığı akıcılığı ve etki gücünü, onun
inkarcı ilk muhatapları, Hz. Peygamber'i şair, Kur'an'ı da şiir diye
niteleyerek açıklama yoluna gitmişlerdir. Allah Teala da, bu iftira ve yakıştırmaya,
"Biz ona (Muhammed'e) şiir öğretmedik, bu ona yaraşmaz da" (Ya-sin,
69) ayetiyle cevap vermiş, böylece indirdiği son kitabı, Onun kutsal niteliğini
yok sayan yaklaşımı şiddetle reddetmiştir.
Kur'an çevirileri de, doğrudan doğruya Kur'an olmamakla beraber, onun içerdiği
ilahi mesajları belli ölçüde yansıtmaları açısından, kutsallık arzederler.
Kur'an çevirilerini, insan ürünü olan alelade metinlerle bir görmek de yanlış
ve tehlikeli bir yaklaşımdır. Bu sebeple, Kur'an çevirilerinin her hangi bir şiir
şeklinde düzenlenerek müzik aletleri eşliğinde melodik, bir biçimde okunması,
Kur'an'ı kutsallığından soyutlamak, taşıdığı ilahi boyutu, takip ettiği yüksek
amacı gözardı etmek ve onu insan zihninin ürettiği alelade bir ürün konumuna
indirmek anlamına gelir. Kur'an okuma adabı ve imanın korunmasıyla ilgili bazı
bahislerde bu çeşit konular üzerinde de hassasiyetle durulmuştur.
Kur'an'ın, orijinal metniyle, gerek namaz içinde, gerek namaz dışında okunması
bir ibadet olduğu gibi, namaz dışında tercümesinin okunması da ibadet
niteliğini taşır. Bu itibarla Kur'an tercümesinin müzik aletleri eşliğinde
okunması, ibadetin sahip olduğu huzur ortamını, manevi ve ilahi konumu zedeler
ve sarsar. Ayrıca bu durum, müzik ile ibadetin "bir noktada"
özdeşleşmesine ve zamanla müziğin camilere girmesine zemin hazırlar. Bu ise
İsIam'ın kesinlikle onaylamayacağı bir durumdur. "Dinin korunması"
ilkesinin, bütün ilahi ve semavi dinlerde korunması öngörülen beş temel
husustan biri olduğu kesin bir hakikattir.
Kur'an'ın tercümesinin, müzik araçları eşliğinde okunması yoluyla, mesajlarının
halk kitlelerine kolaylıkla ulaştırılması amaçlanıyorsa, Kur'an'ın böyle bir
uygulamaya kesinlikle ihtiyacı yoktur. Zira, indirilişinden bu yana, Kur'an'ın
insanlar tarafından anlaşılması amacıyla, onun ruhuna ters düşmeyen pek çok
çalışma yapılmış, eserler te'lif edilmiş, tercümeler yapılmıştır. Bu sebeple
Kur'an tercümesinin müzik eşliğinde okunamaz oluşunu Kur'an'a ait mesajların
önündeki bir engel olarak görmek de mümkün değildir. Ayrıca, Kur'an
tercümesinin müzik eşliğinde, bir şiir ve türkü/şarkı edası içinde okunması
halinde, müzik kendiliğinden ön plana çıkacak, sözler ise geri planda
kalacaktır. Kaldı ki İslam tarihinin hiçbir döneminde Kur'an veya mealinin
müzik eşliğinde okunduğu görülmemiştir.
Günümüzde böyle bir uygulamaya girişilmesi İslami ve ilmi gerçeklere aykırı
olduğu gibi, geniş halk kitlelerinin huzurunun bozulmasına ve gereksiz
tartışmalara sebep olacaktır. Ayrıca getirilecek böyle bir uygulama doğrudan
doğruya Kur'an'ı tezyif etmek, eğlenceye almak ve küçümsemek demektir. Halbuki
Allah Teala "Şüphesiz bu Kur'an hak ile batılı ayıran bir sözdür. o bir
eğlence ve boş söz değildir." (Tarık, 13-14) buyurarak Kur'an'a karşı
takınılacak bu tür tavırları kesinlikle yasaklamıştır. Yine Allah "Şimdi
siz, bu sözü mü küçümsüyor ve nasibinizi, yalanlamanızdan ibaret
kılıyorsunuz?" (Vakıa, 81-82) buyurarak Kur'an'ı küçümsemenin,
aşağılamanın inkar anlamına geldiğini ifade etmiştir.
Sonuç olarak, Kur'an tercümesini, saz çalıp türkü söyler gibi okumak, Kur'an'ın
kutsallığını zedeler, onun tekliğini ve eşsiz oluşu özelliğini yok eder ve onu
insanoğlu tarafından yazılmış diğer kitaplarla aynı konuma düşürür. Bu itibarla
Kur'an tercümesinin bestelenerek herhangi bir enstrüman eşliğinde, şarkı,
beste, ya da türkü söyler gibi okunması dinen caiz değildir.