Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'in Diyanet Aylık Dergi Haziran 2016 sayısında kaleme aldığı başmakalesi.
Gelin Gönüller Yapalım, Bu Ramazan ve Her Zaman
Prof. Dr. Mehmet Görmez
Diyanet İşleri Başkanı
Yeni bir ramazana sevinçle, heyecanla, umutla kavuşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Zamanı yaratan ve bereketlendiren, bizi mübarek aylara ulaştıran Rabbimize sayısız hamd ü senalar olsun. "Mübarek ramazan ayına kavuştunuz. Yüce Allah bu ayda size oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda sema (cennet) kapıları açılır, cehennem kapıları ise kapanır." (Nesai, Sıyam, 5.) buyuran Sevgili Peygamberimize salat ü selam olsun. Ramazan, İslam'ın rahmetle yoğrulmuş adaletini, bilgi ve hikmetle bütünleşmiş ahlâkını bütün insanlığa anlatan bir rahmet ayıdır. Ramazan mağfirettir, takvadır, taattir, hasenattır, kurbettir. Ramazan, Cenab-ı Hakk'a yakın olma mevsimidir. Ramazan, müminlerin oruç sayesinde önce kendi nefislerini dünyevi zevke ve iştaha karşı sınırlayarak arındırdıkları, sonra da toplumsal yardımlaşmanın ve dayanışmanın bilincine erdikleri aydır.
Ramazan alışageldiğimiz koşturmanın, stresin, dünya telaşının içinde bir an durup düşünmemizi, irkilmemizi, kendimize ve çevremize bakmamızı sağlar. "Nereye gidiyorsunuz?" diye sorar. Bu hâliniz nedir? Bu gidişat nereyedir? Toparlanmamız ve istikamet bulmamız için bizlere yeni bir can, yeni bir hayat, yeni bir nefes getirir. Yeryüzünü mabede dönüştürür; iradelerimizi eğiten bir mektep, nefislerimizi terbiye eden bir okul olur. Bu yüzden ramazan, her bir Müslüman'ın hasretle beklediği, derin bir tefekkürle kendisiyle yüzleştiği, hayata ve kâinata ilişkin tutum ve alışkanlıklarını sorguladığı bir hesaplaşma ayıdır.
Din-i mübin-i İslam'ın medeniyet anlayışı iyi ve güzel ilişkiler ağı üzerine bina edilmiş, bu ilişkiler bizzat Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) tarafından ilmek ilmek dokunmuştur. İyiliği ve güzelliği, unuttuğumuz ve ihmal ettiğimiz nice değeri bizlere hatırlatan ramazan, Rasul-i Ekrem'in sünnet-i seniyyesi ile taçlanır. Bu şerefli ay, ibadetin lezzetine erdiğimiz, teravihin secdelerinde, mukabelenin ayetlerinde, sahurun bereketinde buluştuğumuz aydır. Bu mübarek günler, kötü alışkanlıklara son verme; hayırdan, haktan, hakikatten, adaletten yana yeni sayfalar açma; ahlâkımızı güzelleştirme günleridir.
Ramazanın şifalı elleri, yaralarımızı sarar, dertlerimize derman olur. Bu ay zarafet, ülfet, şefkat ve inayet ile dertli gönülleri imar edip, kırık kalpleri onarma zamanıdır. Ramazan, yara alan kardeşliğimizi tedavi etme, "gönüller yapma" zamanıdır. Selamı, selameti, affı, merhameti, saygıyı ve sevgiyi tüm toplumda tesis etmek isteyen müminler için ramazan ne büyük bir ilahî fırsattır!
Her sene bir ay hanelerimizi şereflendiren bu misafire "Hoş geldin ya şehr-i ramazan" derken, onun bizi etkilemesine, kendimizle buluşturmasına, değerlerimizi hatırlatmasına müsaade edelim. Şatafatla, eğlenceyle, reklam ve israfla geçen günlere ve gecelere ramazanın ihtiyacı olamaz! Oysa bizim ramazanın huzuru, vakarı ve maneviyatı ile olgunlaşacak günlere ve gecelere çok ihtiyacımız var… O hâlde biz onu dönüştürmeden onun bizi değiştirmesine izin verelim. Sonra da bu kutlu değişimi bütün bir yıla taşıyalım.
Ramazan, iyilik kervanlarının yola çıktığı aydır. Bu ay bize şunu hatırlatır: İyiliğin sınırı, hududu olmaz; sayısı, hesabı tutulmaz. İyilik; kişinin kendisine, Rabbine, dinine, ailesine, akrabalarına, fakirlere, yoksullara, kimsesizlere, yurtsuzlara, mültecilere, sokak çocuklarına, yetimlere, yaşlılara, kimsesizlere, dullara, düşkünlere kısacası bütün insanlara, mahlûkata, yeryüzüne, gökyüzüne ve bütün eşyaya yapılır. İyilik kervanına katılmak ise, tanıdığımız ya da tanımadığımız ama kardeş bilip bağrımıza bastığımız müminlerle lokmamızı paylaşmak, yanı başımızdakilerin ihtiyacını fark edebilmek, dünyanın dört bucağına yardım eli uzatmak, çok uzaklarda da olsalar birileri açken tok yatmamak, insanlığın huzur ve barışı, birlik ve dirliği için elimizden geleni yapmaktır.
Başkanlığımız, her yıl ramazan ayında kaybolmasını istemediğimiz yüce bir değerimizi toplumumuzun gündemine taşımaya, bu konuda ortak bir bilinç oluşturmaya ve dikkatleri bu hususa teksif etmeye çalışmaktadır. Bu yıl seçmiş olduğumuz tema, sadece ülkemizin değil bütün dünyanın ihtiyaç duyduğu bir husustur: Gönül birliği. 2016 yılı ramazan ayının teması "Gelin Gönüller Yapalım, Gelin Gönüller Onaralım, Bu Ramazan ve Her Zaman" sloganıyla beş başlık hâlinde idraklere sunulacaktır.
1. Gelin Bize Sığınan Kırık kalpleri Onaralım
Hicret yurdu olarak anılmayı hak eden ülkemiz, mülteci misafirleriyle bir Ramazanı daha karşılamaktadır. Yıllar yılı aynı tarihi, kültürü, coğrafyayı ve değerleri paylaştığımız iki buçuk milyona yakın Suriyeli mülteci bizlerle birlikte oruca niyetlenip, mescide koşacaktır. Şimdi, Yüce Rabbimizin "Müminler, ancak kardeştir." (Hucurat, 49/10.) ayetiyle bizleri kardeş ilan ettiği mazlum ve mağdur muhacirlerimize ensar olma vaktidir. Ramazan, mülteci kardeşlerimizin maddi ihtiyaçları için elbirliğine, manevi ihtiyaçları içinse gönül birliğine gitme zamanıdır. "Birbirlerine acımakta, birbirlerini sevmekte ve birbirlerine şefkat göstermekte, müminlerin tek bir vücut gibi olduklarını görürsün!" (Müslim, Birr, 66.) buyuran Sevgili Peygamberimizin tanımladığı gibi tek yürek, tek bilek, tek ümmet olma zamanıdır. Gönlümüzün kapılarını Allah'ın bu biçare misafirlerine açalım. Kötü duyguların, art niyetlerin, fesat dillerin bizi ayrıştırmasına izin vermeyelim. Ramazanın kardeşlik bağlarımızı güçlendirmesi için gayret gösterelim.
2. Gelin Minik Yüreklere Merhem Olalım
Ne acıdır ki, insanlığın vicdanını kaybettiği, merhamet damarlarının kuruduğu, kalplerin katılaştığı bir dönemden geçiyoruz. Son 30 yılda İslam coğrafyasında 11 milyon Müslüman katledilmiş ve 150 milyon çocuk yetim kalmıştır. Yetim feryatları yeryüzünü kuşatmışken kulağının üstüne yatmak, huzur içinde uykuya dalmak mümkün olamaz. Sadece yetimhaneler açıp çeşitli maddi imkânlar sunmak da yetimle ilgilenme sorumluluğunu ifa etmede yeterli değildir. Aksine yetimler yetimi bir peygamberin ümmeti olarak bizlere düşen, bu yavrularımızın mahzun gönüllerine dokunmak olmalıdır. Her biri cennetin anahtarları olan yetimlerimizi Ramazanda yalnız bırakmayalım, sevgiyle başlarını okşayalım, onları şefkatle bağrımıza basalım. "Ben ve yetime kol kanat geren kimse cennette böyle (yan yana) olacağız." (Buhari, Talak, 25.) buyurarak işaret parmağıyla orta parmağını gösteren Allah Rasulü'nün müjdesine nail olalım.
3. Gelin Koca Yüreklere Saygı Duyalım
Zamanın son demleri, ömrün sonbaharı olan yaşlılık, güçten düşen insanın her zamankinden daha fazla ilgiye ve bakıma muhtaç olduğu dönemdir. Aslında yaşlıyla ilgilenen kimse, ondan ziyade kendisine iyilik eder. Yaşlının gönlünü alan, rızasını kazanan kimse kendi gönül dünyasını ihya eder. Hele bir de bu yaşlılar hasretle yolumuzu gözleyen anne babamız ise, onlara sunulacak hürmet ve ikrama paha biçilemez. Ramazanda Sevgili Peygamberimizin "Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşından dolayı hürmet ederse, Allah da ona yaşlılığında kendisine hürmet edecek birisini hazırlar." (Tirmizi, Birr ve Sıla, 75.) tavsiyesini hatırlayalım. Yılların yüküyle yaşlanmış yürekler için umut, güven ve rahmet olalım.
4. Gelin Yüreğimizdeki Engelleri Kaldıralım
Eşref-i mahlukat olarak yaratılan insanın bir yaratılış gayesi vardır. Bu gaye kulluktur, kulluk ile imtihandır. Farklı şekillerde de olsa her birimizin hayatı imtihan basamaklarıyla doludur. Yokluğun imtihanı olduğu kadar varlığın da bir imtihanı vardır. Yüce Allah bazen verdikleriyle imtihan ettiği gibi bazen de vermedikleriyle imtihan eder. Engelli kardeşlerimiz de Rabbimizin vermedikleriyle imtihan olmaktadırlar. Engelli olmaları rızay-ı ilahîye, huzur ve kemale ulaşmalarına engel olmayan bu kardeşlerimizle Ramazan ikliminde buluşalım. Fiziksel ve duygusal desteğimizi, sevgi ve güler yüzümüzü, ikram ve duamızı onlarla paylaşalım. "Âmâya rehberlik etmen, sağır ve dilsize anlayacakları bir şekilde anlatman, ihtiyacı olanın ihtiyacını gidermesi için ona yol göstermen, derman arayan dertliye yardım için koşuşturman, koluna girip güçsüze yardım etmen, konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade edivermen sadakadır." (İbn Hanbel, V, 152.) buyuran Hz. Peygamberin nasihatine uygun davranalım.
5. Gelin Gönüller Yapalım
Ramazanın manevi atmosferinde mültecileri, yetimleri, yaşlıları ve engellileri hatırladığımız gibi toplumun diğer ihtiyaç sahibi olan kesimlerini de unutmayalım. Gönüller inşa etme niyetimizi her an canlı tutalım. Huzurevlerinde kalan 24 bin yaşlımızı, toplumumuzun yetimleri sokak çocuklarımızı, yoksulluğunu belli etmeden onuruyla, izzetiyle yaşayan ihtiyaç sahiplerini, vatanımızın uğrunda canını feda eden aziz şehitlerimizin emaneti olan eşlerini ve yavrularını, terörden dolayı evlerini, yurtlarını, işlerini terk etmek zorunda kalan, maddi ve manevi anlamda zarara uğrayan tüm kardeşlerimizi hatırlayalım. Onların hâlleriyle hâllenelim, boynu bükük gözü yaşlı kalmalarına izin vermeyelim.
Gelin, gönüller yaparak oruçlarımıza güç katalım! Gelin, gönüller yıkarak oruçlarımızı bozmayalım, oruçlarımızı yaralamayalım! Ailemizle, akrabalarımızla, komşularımızla, Müslüman kardeşlerimizle öyle bir ramazan geçirelim ve o ramazanın manevi etkisini bütün bir yıla yayalım ki, gönlü kırık, yüreği buruk, kalbi parçalanmış kimse kalmasın. İftarlarımız, sofralarımız mağdur ve mazlumlarla şenlensin. Cenab-ı Rabbü'l-âlemîn her birimizi bu ayın fazl u kereminden, rahmet ve bereketinden feyiz alanlardan eylesin!