Tarih: 10-11/06/2009
DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU KARARI
Din İşleri Yüksek Kurulu, 10-11.06.2009 tarihlerinde Prof. Dr. Hamza AKTAN'ın
başkanlığında toplandı. Namaz vakitlerini belirlemede ölçü olarak başvurulan
fecrin doğuşu, akşam şafağının sona ermesi vb. atmosferik belirtilerin kısmen
veya tamamen oluşmadığı ya da bu belirtilerin yatsı vakti açısından çok geç,
fecir/imsak açısından ise çok erken oluştuğu bölgelerde namaz vakitlerinin
belirlenmesi konusunu görüştü. Konuya ilişkin olarak daha önceki 15.06.2006
tarih ve 105 sayılı kararı ile bu kararda kısmi değişiklik yapan 31.05.2007
tarih ve 48 sayılı kararını, uygulamada ortaya çıkan sorunları göz önüne alarak
yeniden değerlendiren Din İşleri Yüksek Kurulu, müzakereler sonunda aşağıdaki
hususları kararlaştırdı:
1. İslâm'ın beş temel esasından biri olan namaz, günün belli zaman dilimleri
içerisinde yerine getirilmesi gereken bir farzdır. Yüce Allah, "Şüphesiz
namaz Müminlere vakitli olarak farz kılınmıştır" (Nisa (4): 103)
buyurmaktadır. Dolayısıyla vakit, namazın en önemli şartlarından birisidir. Bu
nedenle, normal şartlarda namazların vakitlerinden önce kılınması caiz olmadığı
gibi, vakitlerinden sonraya bırakılması da caiz değildir. Kur'an-ı Kerim'de
mücmel olarak işaret olunan namaz vakitleri, [el-Bakara (2): 238; Hud (11):
114; el-İsra (17): 78; Rum (30):17?18; Kaf (50): 39?40; el-İnsan (76): 25?26]
Hz. Peygamber'in hadisleri ve uygulamalarıyla açıklanmıştır. Hadis
rivayetlerinde namaz vakitleri açıklanırken; doğu ufkunda şafağın belirmeye
başlaması (fecr), güneşin doğması, güneşin öğleyin tepe noktasına gelip batıya
meyletmeye başlaması (zevâl), gölgelerin fey-i zevalden hariç, bir misli veya
iki misli olması, güneşin batması (gurûb), batı ufkunda akşam şafağının
kaybolması (gaybûbet-i şafak) vb. dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesinden
kaynaklanan atmosferik alametler ölçü olarak verilmiştir.
2. Normal vakitlerin oluştuğu dönemlerde ve bölgelerde namazlar, sünnette
belirtilen bu vakitlerde kılınacaktır. Bu ölçülerin kısmen veya tamamen
oluşmadığı bölgelerde ise namaz vakitlerinin "takdir edilerek" belirlenmesi
gerektiği hususu, günümüzde bütün fetva kurullarının üzerinde görüş birliği
içerisinde oldukları bir meseledir. Şu kadar var ki henüz herhangi bir takdir
yöntemi üzerinde birlik sağlanamamıştır. Bu durum, bu bölgelerde namaz
vakitlerinin belirlenmesi meselesinin geçmişten günümüze hep gündemde kalmasına
sebep olmuş, İslam âlimleri ve çeşitli ilmi kuruluşlar bu hususta çözümler
ortaya koymuşlardır. Ancak bu çözümler arasında da takdir yöntemindeki
farklılıklardan kaynaklanan bazı görüş ayrılıkları bulunmaktadır.
3. Normal vakitlerin oluşmadığı dönemlerde namaz ve oruç vakitleri hususunda
takdir yöntemine başvurulması kaçınılmazdır. Bazı hadislerde de ifade edildiği
gibi vakitlerin oluşmadığı yerlerde "takdir yöntemi" ile ibadet
edilmesinde dinen bir sakınca yoktur. Fakat İslam Dininin birlik beraberlik ve
kardeşliğe verdiği önem gereği bu bölgelerde uygulanacak olan takdir yönteminde
belli bir birliğin sağlanması gerekmektedir. Bu birlik de, ancak ilgili
tarafların bir araya gelerek meseleyi görüşmeleri ve ortak bir karara
varmalarıyla mümkün olacaktır. Diyanet İşleri Başkanlığı bu birliğin
sağlanabilmesi için öteden beri gayretlerini sürdürmektedir.
4. Kurulumuzun çeşitli dini delillere istinaden aldığı 15.06.2006 tarih ve 105
sayılı kararı ile bunda kısmi değişiklik yapan 31.05.2007 tarih ve 48 sayılı
kararının uygulanması birtakım sorunların yaşanmasına yol açmıştır. Bundan
dolayı Din İşleri Yüksek Kurulu, ilgili bölgelerin şartlarını, buralarda
yaşayan işçi, öğrenci, memur, esnaf vb. çeşitli kesimlerin karşılaştıkları
güçlüklerle oradaki ihtiyaçları dikkate alarak İslam dininin
"kolaylaştırma/zorlaştırmama" ilkesi, "istihsan" ve
"maslahat" delillerinin ışığında:
a. 45. Enlemin ötesinde Yatsı namazı vakti hesaplanırken 31.05.2007 tarih ve 48
sayılı Din İşleri Yüksek Kurulu kararında belirtildiği şekilde şer'î
gecenin(Güneşin batışı ile fecri sadık arasındaki sürenin) üçte biri ile yatsı
vaktinin belirlenmeye devam edilmesine oybirliği ile, ancak;
b. 45. Enlemden sonra, Şer'î gecenin üçte birinin 1 saat 20 dakikadan sonraya
kaldığı bölgelerde ve dönemlerde yatsı namazı vaktinin başlangıcının akşam
namazı vaktinden itibaren 1 saat 20 dakikayı geçmeyecek şekilde takdir
edilmesine oy çokluğu ile,
c. İmsak vaktinin, Mart-Eylül ayları arasında zaruret ve ihtiyaca binaen günün
(a ve b maddeleri doğrultusunda) takdir edilmiş akşam-yatsı aralığına derece
farkı dolayısıyla 10 dakika eklenerek bu sürenin güneşin doğuş saatinden
çıkarılmak suretiyle takdirle belirlenmesine, takdire geçişin de tedrici olarak
sağlanmasına oy birliği ile,
d. 62. Enlemin ötesinde 62. enlemin vakitlerinin kullanılmasına oy birliği ile
karar vermiştir.